BARİATRİK CERRAHİ SONRASI OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) ve BESLENME

BURSA DİYABET VE OBEZİTE KLİNİĞİ

 

BARİATRİK CERRAHİ SONRASI OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) ve BESLENME

Osteoporoz Nedir?

Osteoporoz halk arasında “kemik erimesi” de denilen bu hastalık, kemik kütlesinin kaybı, kemik dokusunun yapısının bozulması sonucu kemik gücünde azalma ve kırık riskinde artış ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır. Latincede bu kelime “gözenekli kemikler” anlamına gelir.

Sağlıklı bir kemiğin içi, bal peteği gibi küçük boşluklara sahiptir. Osteoporoz bu boşlukların boyutunu artırarak kemiğin kuvvetini ve yoğunluğunu kaybetmesine neden olur.

Her 3 kadın ve her 5 erkekten birinde osteoporik kırık riski bulunmaktadır. Genellikle kemik kütlesi 20 yaş civarına kadar artmakta ve maksimum seviyesine ulaşmaktadır. Bu düzey 30-35 yaşlarında denge durumunda bulunmaktadır. Kırk yaşından sonra fizyolojik olarak kemik kütlesinde kayıplar başlamakta ve yıllık kemik kütlesi kaybı %0.05-1 arasında olmaktadır. Premenapozal ve postmenapozal dönemde bu kayıp hızlanmaktadır. Kemik kütlesindeki her %10’luk kayıp kırık riskini 2 kat artırmaktadır.

Bu hastalıkta risk altında bulunan kişiler;

  • Cinsiyet (özellikle kadınlarda ve ileri yaşta olanlarda daha yaygın bir problemdir),
  • Etnik yapı,
  • Erken menopoza giren kadınlar,
  • İnce kemik yapısı,
  • Düşük beden kitle indeksi,
  • Yetersiz ve yanlış beslenme (malnütrisyon),
  • Özellikle süt ürünleri başta olmak üzere kalsiyumdan zengin besinleri yeterli düzeyde tüketmeyen bireyler,
  • Sigara kullananlar,
  • Aşırı alkol tüketenler,
  • Güneş ışığından yeterince yararlanamayan bireyler,
  • Hareketsiz bir yaşam tarzı
  • Genetik olarak ailede yatkınlık olan bireylerdir.

 

Bu risk faktörlerinin bir kısmı değiştirilemez (yaş, ırk, genetik yapı gibi), bir kısmı ise değiştirilebilir (beslenme, hareketsiz/sedanter yaşam, sigara ve alkol gibi) faktörlerdir.

Bariatrik cerrahi ise büyük, uzun süreli kilo kaybı elde etmenin en etkili yöntemi olup; obezite ile ilişkili yandaş hastalıkları tedavi eden, yaşam kalitesini arttıran ve ölüm oranını düşüren bir prosedürdür.

Bariatrik cerrahi, metabolik cerrahi veya gastrik bypass ameliyatı geçiren bireylerde azalan mide kapasitesi ve emilim yetersizliğine bağlı, beslenme yetersizlikleri ve vitamin-mineral eksiklikleri ortaya çıkabilir ve bunun sonucunda; yetersiz D vitamini, kalsiyum (Ca) ve protein alımıyla karakterize osteoporoz gibi hastalıklara karşı yatkınlık oluşabilir. Kalsiyum mineralinin emilimi öncelikle duodenum ve proksimal jejenumdan, asit ortamda ve D vitamini aracılığıyla sağlanır, D vitamini emilimi jejenum ve ileumdan gerçekleşir. Bariatrik cerrahi prosedürüne göre sindirim etkilendiği için yağda eriyen vitaminlerin emilimi, mide bypass durumuna, bağırsak emilim yüzey alanına ve safra tuzlarına göre değişmektedir. Fakat osteoporoz aslında sizin çocukluk ve ergenlik döneminden başlayan beslenme şeklinizle, alışkanlıklarınızla veya genetik olarak yatkınlığınızla ortaya çıkabilen ve aynı zamanda doğru beslendiğiniz taktirde önlenebilen bir durumdur.

 

Peki Osteoporoz için Nasıl Beslenmeli ve Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Beslenme, kemik kütlesinin oluşması ve korunmasında olduğu kadar, osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde de önemli rolü olan değiştirilebilir bir faktördür. Osteoporoz durumunda kemik büyüklüğü ve gücü azalmaktadır. Sağlıklı bir beslenme programı ile kemiklerin ihtiyacı olan vitamin ve minerallerin karşılanması ve tıbbi osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçların daha etkili olması sağlanabilir.

 

  • Kemik mineralizasyonunun devamlılığı için kalsiyum alımı yeterli seviyede olmalıdır. Ortalama günlük 1000-1200 mg kalsiyum sağlanmalıdır. Kalsiyum günlük olarak süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden sağlanmalıdır. Süt ürünleri kadar zengin kalsiyum içeriğine sahip olmasa da yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagiller kalsiyum gereksiniminin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bazı bitkisel kalsiyum kaynakları fitat ve okzalat içerdiğinden vücutta kalsiyum alımını azaltabilmektedir. Osteoporoz riskinin azaltılmasında, büyüme çağında yeterli kalsiyum alımı çok büyük önem taşımaktadır.

 

(Kalsiyum kaynakları)

 

 

  • Kandaki kafein düzeylerinin yüksek olması, idrar ve bağırsaklardan kalsiyum atılımı üzerine etkili olduğunu; ancak kalsiyum emilimini çok fazla etkilemediğini düşündürmektedir. Bu sebeple özellikle osteoartritli hastaların günlük kahve tüketiminin 1-2 fincanı geçmemesi önerilmektedir. (Ameliyat sonrası ilk 20 gün çay ve kahve tüketmemelisiniz; bundan sonraki dönemde ise miktarında aşırıya kaçırmamak şartı ile bol sütlü (süt tozu değil süt ile yapılacak) ve şekersiz olmak şartıyla kahve, aynı şekilde şekersiz ve açık olmak şartıyla çay tüketebilirsiniz. Çay ve kahve tüketimini yemekten en az 1 saat sonra gerçekleştirmelisiniz. Özellikle çayın içerisinde bulunan kateşinler yemeklerden alacağınız demirin emilimini engelleyerek demir eksikliğine sebep olabilmektedir.)

 

 

  • Diyetle alınan kalsiyumun emilebilmesi için D vitaminine gereksinim vardır. D vitamini eksikliği bağırsaklardan kalsiyum emilimini bozmakta, hafif düzeyde hiperparatiroidiye neden olabilmekte ve kemik kaybını hızlandırmaktadır. Diyette kalsiyumun yanı sıra D vitamini alımına da önem verilmeli; güneşe maruz kalma ile D vitamini sentezinin arttırılması önerilmektedir. Gerektiğinde günlük D vitamini takviyesi yapılmalıdır. Fazla miktarda alınan diyet lifi (posa), fitat ve oksalik asit gibi besin öğeleri kalsiyumu bağlayarak bağırsaklardan emilimini azaltmaktadır. Bu yüzden, diyette aşırı posa/lif tüketiminden kaçınılmalıdır. (Diyet lifi/posa; en fazla sebze, meyve, tam tahıllar ve kurubaklagillerde bulunmaktadır. Porsiyon kontrolü ile sebze, meyve ve kurubaklagil tüketimini beslenme programlarımızda sağlayacağız.)

 

  • D vitamini, kemik dokularının mineralizasyonunu ve bağırsaklardan kalsiyum emilimini sağlayarak kemik sağlığının devamı için yeterli alınması gereken önemli vitaminlerdendir.

 

  • Günlük 10-15 dk. güneş ışığına maruz kalmak yetişkin bireyler ve çocuklar için deri yoluyla yeterli düzeyde D vitamini üretimi için yeterli ve gereklidir. Bununla birlikte D vitamini üretimi güneşe çıkılan zaman dilimi, yaşanılan bölge ve deri rengine göre değişiklik göstermektedir. Yeterli D vitamini alınamaması durumunda osteoporoz riski artmaktadır.

 

  • D vitamini besinler ve besin destekleri yoluyla karşılanabilmektedir. D vitamini somon, sardalye ve uskumru gibi balıklar, yumurta ve yağlı balık karaciğeri gibi sınırlı sayıda besinde bulunmaktadır. Bazı ülkelerde D vitamini ile zenginleştirilmiş süt ürünleri de mevcuttur. Fakat kısıtlı besinde bulunduğu, besinlerle karşılanması çok zor olduğu ve aşırı miktarlarda tüketim gerektirdiği için eksikliği gidermek adına takviye şeklinde kullanımı yaygındır.

(D vitamininden zengin gıdalar)

 

  • Proteinler kemik yapımında rol aldığından kemik sağlığı için oldukça önemlidir. Yapılan birçok çalışmada, yeterli protein alan bireylerin daha sağlıklı kemiklere sahip oldukları belirtilmiştir. Geçirdiğiniz bariatrik / metabolik cerrahi ameliyatı sonrası da yeterli ve doğru protein alımı çok önemli olup kadınlarda günde en az 60 gram erkeklerde ise günde en az 90 gram protein alımını öneriyoruz.

·Proteinden zengin besinlere değinecek olursak ağırlıklı olarak hayvansal protein kaynakları et ve süt ürünleridir, aynı zamanda az miktarlarda da olsa bitkisel protein içeren kuru baklagiller, tam tahıllar ve kuru yemişlerde de protein bulunur. Et ürünlerinden; dana, koyun, tavuk ve balık eti yer almaktadır ve et grubu demirden zengin kaynaklardır. Süt ürünlerinden; inek, koyun ve keçiden üretilen süt, peynir ve yoğurtlar yer alır. Özellikle ameliyat sonrası dönemlerde proteinden zengin süt ve yoğurt çeşitlerinden yararlanmalısınız. Örnek protein olarak bilenen ve vücudumuzda proteininin %100 ü kullanılabilen yumurtanın da her gün tüketimini unutmamalısınız. Ayrıca hayvansal kaynaklı proteinlerin vücutta biyoyararlanımı yani kullanılabilirliği bitkisel protein kaynaklarına kıyasla çok daha yüksek olduğu için ve bariatrik / metabolik cerrahi sonrası yetersiz beslenmeye bağlı demir eksikliği de yaşanabildiğinden, hayvansal gıdalar yemeklerde her zaman ilk tercihiniz olmalıdır.

(Proteinden zengin gıdalar)

 

 

  • Fosfor ile kalsiyum yakın ilişki içerisindedir. Fosforun aşırı alımı kemiklerdeki kalsiyumun yoğunluğunun azalmasına neden olurken, yetersiz alımı yine birçok sorunları beraberinde getirir. Bu nedenle fosfor diyette yeterli oranda tüketilmelidir. Fosfor kaynakları et, süt, yoğurt, peynir. Bizler kalsiyum ve protein alımı açısından et, süt, yoğurt tüketimini öneriyoruz.

 

 

  • Yetersiz çinko tüketimi de kemik erimesi riskini arttırabilir. Bu nedenle çinkodan zengin olan karides, istiridye, balık, et, karaciğer, yumurta, peynir ve süt gibi besinlerin düzenli tüketilmesini önemli buluyoruz. Yeterli ve dengeli omega-3 alımı kemiklerdeki mineral yoğunluğunu arttırma da oldukça önemlidir. Bu yüzden haftada en az 2-3 kez deniz balıklarının ızgara veya fırında pişirme yöntemi ile tüketimini öneriyoruz.

 

  • Kemik mineralizasyonun devamlılığı için yeterli K vitamini alımı da oldukça önemlidir. K vitamininden zengin besinler; özellikle yeşil yapraklı sebzelerdir. Koyu yeşil yapraklı sebzelere salatalarınızda yer verip; peynir veya et/balık/tavuk gibi bir et ürünü ekleyerek kalsiyum ve proteinden zenginleştirerek fonksiyonel olarak kullanabilirsiniz.

 

 

  • Doymuş yağ tüketimi kalsiyumun emilimini azaltabildiği gibi kilo kontrolünü sıkıntıya soktuğu ve sağlıklı beslenmede çok fazla yeri olmadığı için olabildiğinde uzak durulmasını, ılımlı kontrollü olarak tüketilmesini öneriyoruz.

 

 

  • Alkol ve sigara tüketimi de uzun dönemde hem kemik hem de kalsiyum metabolizması üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Ameliyat sonrası dönemde benimsediğiniz sağlıklı hayata da aykırı gelmektedir bu sebeple kötü alışkanlıklardan uzak durmanızı tavsiye ediyoruz.

 

 

  • Vücut ağırlığının fazla olması hem osteoporoz riskini arttırmakta hem de kemik erimesi olan kişilerde düşme sonucu kırılma ve sakatlanma riskini arttırmaktadır. Bariatrik cerrahi sonrası sürekli ve ılımlı kilo kaybının eşlik ettiği ideal vücut ağırlığına kadar devam eden bu süreç; osteoporoz ve kırık/sakatlanma riskini ortadan kaldırmada etkili olmakta ve olumlu etki göstermektedir.

 

 

  • Aşırı tuz tüketimi kemiklerden kalsiyum atımına neden olabilir. Bu nedenle osteoporozun beslenme tedavisinde mutlaka tuz kısıtlanmalıdır.

 

 

(kontrollü tuz kullanımı)

 

  • Düzenli egzersiz de kemik mineral yoğunluğunu arttırmakta osteoporoza karşı sizi korumaktadır.

 

  • Süt ve süt ürünleri protein ve kalsiyum açısından oldukça zengin bir besin grubudur. Hem protein alımı hem de kalsiyum alımı açısından protein ilaveli süt ve yoğurtları her gün beslenmenizde kullanabilirsiniz; şekersiz ve tatlandırıcı ilavesiz olmasına dikkat etmelisiniz. (danone pro ve pınar protein serisini şeker ve tatlandırıcı içermemesi sebebiyle öneriyoruz.)

 

 

  • Süt ya da laktoz intoleransi gibi durumlarda kalsiyum ve bazı besin ögelerinin alımında eksikliği meydana gelmektedir; bu gibi durumlarda, osteoporoz ve kemiklerde kırılma riski artmaktadır. Osteoporozlu bir bireyde laktoz intoleransı varsa diyette yapılması gereken bazı değişiklikler bulunmaktadır. Özellikle bariatrik veya metabolik cerrahi geçirmiş bir birey protein ilaveli sütleri rahatlıkla tercih edebilir çünkü bu sütler light ve laktozsuz olarak üretilmektedir ama ayrıca diğer alternatiflere bakacak olursak örneğin;
  • Laktozsuz ya da laktozu azaltılmış süt ve süt ürünleri tüketilmelidir. Bir bardak laktozsuz süt laktozlu sütle aynı besin ögesi içeriğine sahiptir. Önerdiğimiz gibi protein ilaveli süt veya yoğurtlar (danone pro veya pınar protein serisi) tercih edilirse hem yüksek protein ve kalsiyum almış hem laktozsuz süt ürünü tercih etmiş olursunuz.
  • Laktoz içeriği düşük olan sert peynir çeşitleri tercih edilebilirsiniz. (10. Günden sonra geçmiş olduğumuz beslenme programınızda yumuşak peynir tüketimini öneriyoruz fakat 1. Aydan sonra bu tarz ‘’beyaz peynirlere’’ peynirlere geçebilirsiniz; bu peynirleri ezerek yumurtanıza/omletinize karıştırarak kullanabilir böylece midenize düşecek yükü azaltabilirsiniz.)
  • Süt yerine yoğurt tüketilmelidir. Yoğurttaki bazı bakteriler laktozun sindirilmesine yardıma olmaktadır.
  • Fermente ve daha fazla tolere edilebilir bir süt ürünü olan kefir tüketimi denenmelidir.

 

BURSA Diyabet ve Obezite Merkezi

Op. Dr. Ersun Topal

Genel Cerrahi Uzmanı

Özge Doğu

Uzman Diyetisyen ve Fitoterapi

0 (545) 629 29 48

 

Kodanka Yazılım