BARİATRİK CERRAHİ SONRASI GEBELİK VE OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI EMZİRME DÖNEMİ

BARİATRİK CERRAHİ SONRASI GEBELİK VE OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI EMZİRME DÖNEMİ

Obezite halk sağlığını tehdit eden bir hastalık olarak insan hayatını tehlike altına almaya devam ederken, kadınlarda gebe kalamama/infertilite sebepleri sırasında %70 oran ile ilk sırada gelir; kadın infertilitesinin ana sebebi obezitedir. Aşırı kilolu/ obez/ morbid obez kadınların yumurtlama ve gebe kalma olasılığı normal kilosundaki kadınlara göre çok çok daha düşüktür. Bu durum gebelikte doğum sırasında oluşabilecek problemler ve bebeğe ait komplikasyonlar prematüre, ölü doğum, spontan düşük, makrozomik bebek/iri bebek (>4000 gr) ve LGA bebek (doğum ağırlığı gebelik yaşına göre fazla), konjenital/doğumsal anomalili bebek doğurma sıklığı (yarık damak, yarık dudak, nöral tüp defektleri ve konjenital kalp hastalığı, makat kapalılığı vb.) artışı olarak yansıyabilir. Gebelik yaşına göre iri (LGA) ve makrozomili (4000 gr. Üzeri doğan) bebeklerde, çocukluk çağı ve adölesan dönemde obezite, Tip 2 DM (şeker hastalığı), solunum sistemi enfeksiyonları (kronik akciğer hastalığı, bronşiyal astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı) daha sıktır. Gebelikte komplikasyon riski OBEZİTE ŞİDDETİ YANİ VKİ (VÜCUT KİTLE İNDEKSİ) YÜKSELDİKÇE artmaktadır.

Yapılan araştırmalarda obez kadınların erken doğum riski, ölü doğum, doğumsal anomaliler, makrozomi (çok iri bebek), doğum yaralanması, düşük gibi riskler “normal kilosundaki” gebelere göre yüksek bulunmuştur. Obez annelerin bebeklerinin ilerleyen yaşlarında çocukluk çağı/adölesan çağ obezite riski de artmıştır.

Ayrıca gebelik dışında yapılan araştırmalarda obezitenin kadınlarda yumurtalık kanseri (Over CA) riskini %22, meme kanseri riskini %35, kalın barsak kanseri görülme sıklığını %60 arttırdığı belirtilmiştir. Daha küçük yaşlara bakacak olursak ortaokul çağında olan obez kızlarda, normal akranlarına göre regl dönemi (kanama) sıklıkla daha erken yaşta başlamakta; buna bağlı olarak gelişen erken dönem ergenliği, depresyon riskini arttırmaktadır.

Kadın yaşamının üreme çağı sonrasındaki menopoz dönemi ve obezite arasında da güçlü bir ilişki vardır. Kadınlarda over hormonlarının azalması ile obezitenin artış gösterdiği saptanmıştır. Menopoz ve buna bağlı ateş basması, terleme gibi vazomotor bulgular VKİ’si (vücut kitle indeksi) yüksek olan kadınlarda daha yaygın olarak görülmektedir. Menopoz, obezite ve metabolik sendrom riskini de %18 oranında arttırmaktadır.

KİLO VERMEK ÜREME SAĞLIĞINI İYİLEŞTİREN, ADET DÖNGÜSÜNÜ DÜZENLEYEN, POLİKİSTİK OVER SENDROMUNU (PKOS/PCOS) İYİLEŞTİREN VE DOĞURGANLIĞI ARTTIRAN ETKİLİ BİR SÜREÇTİR. Obez ve anne olmak isteyen kadınlar tarafından tercih edilen bir tedavi şekli olan bariatrik cerrahi; her geçen gün daha fazla ilgi görmektedir.

Bariatrik cerrahi sonrasında ameliyat başarıya ulaştığında; hasta başarılı olur, ideal kilosuna iner ve beden kitle indeksi normal aralığa girerse, obeziteden ve obeziteden kaynaklanan hastalıklardan korunmuş ve eğer ameliyat öncesi yandaş hastalığı varsa bunlardan kurtulmuş olur. Böylece hayat kalitesini arttırır ve yaşam süresini uzatır. İdeal kilosuna yaklaştıkça hamile kalma şansı artar; buna bağlı verilen kilo miktarı arttıkça ve ideal kiloya yaklaşıldıkça gebelik şansı da artmış olur.

Kadının yaşam döneminde önemli bir yere sahip olan gebelik dönemi metabolik ve fizyolojik değişikliklerin görüldüğü bir dönemdir. Gebelik döneminde ortaya çıkan bu metabolik değişiklikler kadınlar için obezite riskinin oluşmasına sebep olabilmektedir. 2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yetişkin kadınların %36,5’inin fazla kilolu veya obez olduğu saptanmış, bununla birlikte tüm gebe kadınların %50’sinden fazlasının aşırı kilolu veya obez olduğu rapor edilmiştir.

Gebelikte obezitenin anne ve fetüs açısından birçok riski vardır. Gebelik öncesi glikoz intoleransı ve hipertansiyonu olan obez kadınlarda gebeliğin ortaya çıkaracağı fizyolojik değişiklikler sonrasında bazı riskli durumlara sebep olabilmektedir. Ortaya çıkabilecek problemler arasında kronik kardiyak disfonksiyon, proteinüri (idrarda protein kaçağı), uyku apnesi sayılabilir. Doğum sırasında obez hastada, sezaryen ile doğum sıklığının artması ve anestezi ile ilişkili komplikasyonlar, yaralarda bozulma, enfeksiyon riski ortaya çıkabilmektedir. Obez kadınlarda ölü doğum riski sağlıklı gebelere göre iki kat fazladır. Ayrıca obez kadınlarda sezaryen oranlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) riskinin obez kadınlarda arttığı belirtilirken, preeklampsi sonrası hipertansiyon riskinin bu grupta 4 kat arttığı ve inme riskinin de 2 katına çıktığı belirtilmiştir.

 

Bariatrik cerrahi (tüp mide, sleeve gastrektomi, gastrik bypass, mini baypass) geçirmiş sağlıklı kilosuna ulaşmış kadınlar ile obez kadınlar hamilelik süreci bakımından kıyaslandığında; tüp mide veya gastrik bypass geçirmiş olan annelerin bebeklerinde, obez annelerin bebeklerine kıyasla makrozomi (çok iri bebek) daha az görülürken; yüksek tansiyon kaynaklı bozukluklar ve gebelik diyabeti/şekeri (gestasyonel diyabet) oranı da önemli derecede daha az görülmektedir. Obez kadınlar, bariatrik cerrahi geçirmiş kadınlara göre sezeryan ile doğum, ölü doğum, düşük risklerinde daha riskli gruptadır.

 

Bariatrik Cerrahi Sonrası Gebelik, Obezken Gebe Olmaktan Daha Güvenli!

 

Hamilelik sürecinin sonunda çocukların sağlıklı olarak dünyaya gelmesi için annelerin gebelik ve emziklilik sürecinde bebeğin gelişimi, süt yapımı, besinlere olan gereksinimlerin artması ve buna bağlı olarak yeterli ve dengeli beslenmeleri ve sağlıklarını korumaları konusunda dikkat etmeleri gereklidir. Bu süreç boyunca vücuda alınan vitamin ve mineraller, hormonlar tarafından hamilelikle birlikte gelişen dokulara ve gelişimini desteklemek için fetusa (bebeğe) iletilir. Bu dönemde hem enerji ihtiyacı hem vitamin mineral ihtiyacı artar. Ayrıca, kısıtlı besin tüketimi, yanlış beslenme alışkanlıkları, besin değeri düşük yiyecek seçimi, besin intoleransı (sindirimde zorlanma), emilim azlığı, mide bulantısı ve kusma gibi hem ameliyat hem hamilelik kaynaklı oluşabilecek durumlar protein, enerji ve vitamin-mineral ihtiyacını karşılamayı nadiren de olsa daha zor hale getirebilir.

Bariyatrik cerrahiden kaynaklanabilecek olumsuz durumların önüne geçmek için, anne adayları obezite cerrahisi diyetisyeni eşliğinde düzenlenecek yeterli ve dengeli beslenme ile uzman doktorlar tarafından kontrol altında olmalıdır. Biz de Bursa Diyabet ve Obezite Kliniği olarak, obezite cerrahisi uyguladığımız (tüp mide, gastrik bypass, mini bypass, Sadi-S) 7 yıllık süreçte 18 gebemizi hem bu sürece duyarlı, obezite cerrahisi sonrası gebelik konusunda belli bir birikime sahip Kadın Doğum Uzmanı meslektaşlarımızla beraber klinik olarak ve diyetisyen eşliğinde takip ettik ve sağ salim bebeklerini kucaklarına almalarında değerli katkılarda bulunduk. Budom ailesi olarak obezite cerrahisi geçirmiş gebe kalan hastalarımızın hiçbirinde takipleri süresince, anne ve bebek sağlığı açısından hiçbir olumsuz olay yaşamadığımızı da bildirmek isteriz.

Genel olarak bariatrik cerrahi sonrası hamilelik için tavsiye edilen zaman, mide küçültme/sleeve gastrektomi ameliyatı sonrası en az 1 yıl, emilim bozucu ameliyat (gastrik bypass, mini gastrik bypass vb.) geçirmiş ise en az 1,5 yıl sonrasıdır. Bu süre, annenin vücudunun yeni düzenine uyum sağlayabilmesi, yeterli düzeyde beslenebildiğinden ve bu şekilde ihtiyaçlarını karşılayabildiğinden emin olunması, oluşabilecek komplikasyonların hamileliği tehlikeye sokmaması, annenin ve fetüsün obeziteden ve obezitenin getirdiği diğer sağlık problemlerinden etkilenmemesi için önemle vurgulanmaktadır.

Birçok soruna yol açan obezite, annelerde emzirmeyi de etkilemektedir. Literatürde obez kadınların bebeğini emzirmeye başlamakta ve devam ettirmekte daha isteksiz davrandığı ifade edilmektedir. Obezite aynı zamanda süt üretiminin gecikmesine ve emzirme süresinin azalmasına da neden olmaktadır. Yapılan bir çalışmada ilk haftadaki süt salınımı ile prolaktin hormon salınımının obez kadınlarda, normal kilosundaki kadınlara kıyasla da düşük olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak emzirmedeki bu başarısızlıklar sonucunda bebek yapay mamalarla beslenmek zorunda kalmakta ve bu durum bebekte obezite görülme riskini arttırmaktadır.

Bariatrik cerrahi geçirmiş olan 12 emziren kadından anne sütü numuneleri, makrobesin ve enerji içeriğinin 36 obezite cerrahi geçirmemiş örneklerle karşılaştırılmıştır. Bariatrik cerrahi sonrası anne sütünün besin değeri, ameliyat olmamış kadınlarda olduğu kadar yüksek görünmektedir; sonuç olarak çalışmalar bariatrik cerrahi geçirmiş olmanın anne sütünün içeriğini etkilemediğini besin ögeleri açısından yeterli olduğunu göstermiştir.

Bariatrik cerrahi geçirmiş bireylerde genel olarak küçülen mide hacmine bağlı yeme miktarı kısıtlanmıştır. Bazı bariatrik yöntemlerde (tüp mide, mide küçültme veya gastrik bypass) ilaveten emilim de kısıtlanmıştır (Gastrik Bypass, Mini Gastrik Bypass vb.). Obezite cerrahisi sonrası hastaların sağlıklı bir şekilde kilo verip ameliyatlarının ve kendilerinin başarıya ulaşmaları, ideal kiloya inmeleri ve/veya yaklaşmaları ve 30 BKİ’nin altında yaşamlarını devam ettirmeleri için önerilen genel bir beslenme planı (obezite cerrahisi sonrası beslenme yazımıza BURAYA TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ) vardır.

Bu beslenme planında;

  • Hastaların seçecekleri besinlerin besinsel içeriğinin zengin olması ve ilk tercihlerini proteinden yana kullanması,
  • Az az sık sık beslenmesi (gebe olmayanlarda 3-4 saat aralıklarla, gebe kaldıktan sonra 2-2,5 saat aralıklarla)
  • Katılarla sıvıları ayırmaları ve en az 30 dakika ara ile tüketmesi,
  • Dengeli beslenme ile vitamin ve minerallerin tam alınabilmesi, ancak hem doğum uzmanınız hem de Budom ekibi olarak her ay vitamin ve mineral durumunuzun takiben de eğer eksiklik gelişirse vitamin (gebelik döneminde özellikle B12 ve folik asit), mineral (demir ve kalsiyum) takviyelerinin yapılması,
  • Sıvı tüketimlerini belirli bir seviyede (en az 1,5-2 litre) tutması istenmektedir.

Bariatrik cerrahi geçirmiş olan hastaların kas kayıplarını önlemek ve var olan kas kütlesini korumak amaçlı günde en az 60 gr protein almaları istenmekte ve tavsiye edilmektedir. Bu beslenme planına ve azalan kalori alım miktarına insan vücudu zamanla uyum sağlar. Hamilelik sürecinde ise tavsiye edilen beslenme planında;

  • Bir kadının hamilelik boyunca günde kilosu başına 1,2 gr protein (70-80 gr) alması önerilmektedir.
  • Obezite cerrahisi geçirmiş gebe beslenme düzenine yukarıda verilen obezite cerrahisi sonrası diyet kurallara uyum içinde hareket etmeli ve bu kurallara ilaveten ekstradan protein desteği gerektiği söylenebilir.
  • Gebelik boyunca yeterli protein sağlandıktan sonra gerekli kalori açığı kişiye ve gebelik zamanına özel hesaplanır. (0-3 ay, 3-6 ay ve 6-9 ay aralığında ihtiyaçlara değişmektedir.)
  • Mideyi genişletmeyecek ve yormayacak, kalori yoğunluğu yüksek sağlıklı besinlerle bu ihtiyaç desteklenebilir; gerekirse ek ürünler kullanılabilir. (protein tozu gibi.)
  • Yapılan bir çalışma sonucu mide küçültme/tüp mide ameliyatı olmuş gebelere, normal gebelerden farklı olarak bazı minerallerde ek yapılması önerilmiştir. Farklı olarak: kalsiyum 2000 mg/ gün, demir 40-65 mg/gün ve iyot 250 mg/gün olarak tavsiye edilmiştir. Bunun dışındaki tüm vitamin-mineral ihtiyaçları normal gebelerle aynıdır.
  • Obezite cerrahisi olmuş anne adaylarında özellikle A, B1 ve D vitaminleri, folik asit, demir, kalsiyum eksikliği ve kanda serum albümin (protein) düşüklüğü görülebilir. Kadın Doğum Uzmanınızın bu konuda daha dikkatli olması gerekmektedir. Biz Budom Kliniği olarak Obezite Cerrahisi geçirmiş tüm hastalarımızı ‘’gebe kaldığını öğrendiğimiz’’ andan itibaren bu vitamin ve mineral eksiklikleri görülebilme ihtimali nedeni ile olağandan daha sık sık takip etmekte, annenin gebelik sürecinde de Obezite Cerrahisi sonrası destek vermeye devam etmekteyiz.

Sonuç olarak hamilelik ve emzirme dönemini en sağlıklı şekilde geçirmek için önerilen, anne adaylarının bir ekip (kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, obezite cerrahisi alanında deneyimli genel cerrahi uzmanı, bariatrik diyetisyen ve beslenme uzmanı) tarafından takip edilmesidir. Verilen beslenme desteği bu süreçte altın değerindedir; küçülen mide hacmine ve artan ihtiyaç ilişkisine bakıldığında tüketilen besinlerin kalitesi yüksek olmalı, yetersizlik durumunda hekim tarafından önerilen takviyelerin kullanılması gerekmektedir. Bu gebeler daha hassas bir durumda olduğundan sık aralıklarla kontrol ve takip edilmelidir. Beslenme düzenine, bariatrik cerrahi kurallarına uyumlu şekilde ve düzenli kontrol altında ilerlendiğinde bariatrik cerrahi geçirmiş gebeler obez gebelere kıyasla çok daha sağlıklı ve konforlu bir hamilelik geçirebilir.

 

BUDOM Bursa Diyabet ve Obezite Kliniği

 

Op. Dr. Ersun TOPAL

Genel Cerrahi Uzmanı

0545 629 29 48

ersuntopal@hotmail.com

instagram: @diyabetklinigi

 

Gözde GÖRGÜN

BUDOM Klinik Koordinatörü & Hemşire

0543 269 31 50

gozdegorgun10@gmail.com

instagram: @colour_oflife

 

 

Özge DOĞU

BUDOM Uzman Diyetisyen & Fitoterapi

0 533 055 32 48

ozgedogu@hotmail.com

instagram: @budommutfak

 

Kodanka Yazılım